Doç.Dr. Buket BADDAL

buketHerkese merhaba, ben Buket Baddal. Ortaokul ve ardından lise eğitimimi 2004 yılında Levent College’de tamamladım. O dönemler Kıbrıs’tan ayrılıp kendi ayaklarımın üzerinde durabileceğim farklı bir ülkeye gitme hayalim olduğu için GCE sınavlarına Levent College’de hazırlandım. Tüm hocalarımın ve ailemin desteği, ayrıca içimde nerden oluştuğunu bilmediğim sonsuz bir heves ile İngiltere’de üniversiteye gidebilmek için çok çalıştım, İngilizcemi geliştirmek için sayısız kitap okudum. Ablamın tıp fakültesine gitmesinden kaynaklı biyolojik bölümlere olan ilgim gün gittikçe daha da artmıştı. İleride ne olabileceğimi araştırırken, mikrobiyolojinin sihirli dünyasını keşfettim.

Levent College’i birincilikle bitirip, University of Surrey’de Tıbbi Mikrobiyoloji bölümünü kazandım. Gün gelince cesaretimi toplayıp uçağa bindim ve İngiltere’ye tek başıma gittim. Oraya vardığımda, Londra’da yaşayan amcam ve yeğenim  beni alıp üniversitedeki yurduma yerleştirdiler ve akşam olunca evlerine dönmek üzere ayrıldılar. Ertesi gün kalktığımda tek başımaydım ve hiç bilmediğim bir ülkedeydim. İlk başta bilmediğim yollarda kaybolma, bankaya gidip kendi hesabımı açma, kalacak ev bulma gibi durumlarla karşılaştım ama bunların hiçbiri beni yıldırmadı, aksine kendi kendime yetebildiğimi hissettikçe güçlendim. Birçok farklı ülkeden kişilerde tanıştım, çoğu ile iyi anlaştım arkadaş oldum. Üniversitede çok şey öğrendim, sadece teorik bilgi değildi, artık kendi başıma deney yapıp, sonuncularını analiz edip rapor yazabiliyordum. Neredeyse bir bilim insanıydım.

4 yılın sonunda iyi bir derece ile üniversiteyi bitirdim ve uzun yıllar hayalini kurduğum Londra’ya taşındım. Queen Mary, University of London’da Klinik Mikrobiyoloji lisansüstü programına kabul aldım. 1 yıl boyunca çok çalıştım, öğrendim. Bilim dünyasına iz bırakan kişilerin dersini dinlerken hayranlık duydum, bilime olan ilgim bir o kadar daha arttı. Yüksek lisansı bitirmeme kısa bir süre kala, bir sonraki adımımın ne olabileceğini düşündüm. Kendi alanımdaki iş olasılıklarını araştırmaya başladım. Birçok yere CV’mi gönderdiğimi hatırlıyorum, 2 yerden mülakata davet edildim. Biri Manchester’de, diğeri ise Londra’da idi. Önce Londra’da İngiltere’nin merkezi sağlık sistemi olan National Health Service (NHS)’e bağlı Public Health England (PHE) Referans Laboratuvarı’na büyük bir heyecan ve biraz da tedirginlik duyarak gittim. Mülakattan sonra eve dönerken, İngiltere’de bu kadar işsiz vatandaş varken, tabii ki de bana, yeni mezun bir yabancıya, bu işi vermeyeceklerini düşünüyordum. Birkaç gün sonra trene binip ikinci mülakat için Manchester’a gittim. Geri dönerken telefon çaldı ve PHE’deki işe alındığımı söylediler. Trenin sesinden tam duyamadığımı düşünerek, 2-3 kez teyit aldım ve öyle kapattım. İnanamamıştım.

buket baddal3

2009 yılında PHE’de Enfeksiyon Hastalıkları ve Moleküler Tiplendirme Departmanı’nda işe başladım. 2 yılda sayısız ve paha biçilmez moleküler teknikler ve bilgiler edindim. Bu benim ilk işimdi. Artık Londra’da ailemden para yardımı  almadan geçinebiliyordum. Her şey çok güzeldi fakat 2 yılın sonunda rutin bir iş yapmaktan biraz sıkıldığımı anladım. Evet, herkesin hayalini kurduğu bu işten ben sıkılmıştım, çünkü sadece bu teknikleri değil daha fazlasını yapabileceğimi düşünüyordum. Tekrardan araştırmaya başladım ve yine birçok yere CV’mi gönderdim. İçlerinden Imperial College London’dan bir profesör beni ofisine görüşmeye çağırdı. Gittiğimde CV’mi çok beğendiğini fakat çok prestijli bir doktora bursu olan Marie Curie bursunu alabilmem için Siena, İtalya’daki kolaboratörlerinin laboratuvarına gitmem gerektiğini söyledi. Öncelikle çok şaşırdım, sonra sadece resimlerini gördüğüm İtalya’nın yaşamak için fevkalade bir yer olabileceğini düşündüm. Siena’ya kısa bir mülakat seyahatinden sonra bu pozisyonu kabul ettim ve 2011 yılında İtalya’ya taşındım. “Si” dışında tek kelime İtalyanca bilmiyordum. İtalya’da dünyanın önde gelen ilaç ve aşı firmalarından Novartis Vaccines’de doktora eğitimime, Roma Üniversitesi afiliyasyonu ile başladım. Artık dünyanın önde gelen bilim insanları, menenjit ve boğmaca gibi milyonlarca insanın hayatını kurtaran aşıları geliştiren kişilerle çalışıyordum. Novartis’deki eğitimim boyunca en iyi laboratuvarlarda, en üst düzey teknikleri kullanarak, mikroorganizmaların genetik kodlarını tanımlayıp aşı geliştirmenin her basamağını deneyimleyerek, gerektiğinde laboratuvarda sabahlayarak amacıma ulaştım.

Marie Curie bursunun sağladığı fırsatlardan bir tanesi de Avrupa’daki diğer ortak enstitülerde araştırma sonuçlarımızı sunmaktı. 4 yıl boyunca Avrupa’nın birçok ülkesini ziyaret etme fırsatım oldu ve seyahat etmek beni çok mutlu ediyordu. Tüm bunları bir kenara bırakalım, bana hayatının en güzel zamanı hangisiydi diye sorulduğunda her zaman İtalya diye cevap veririm. İtalya cana yakın insanları, enfes yemekleri ve şarapları, gezip görülecek sonsuz zenginlikleri ve edindiğim dostluklarla şimdiye kadarki hayatımın en güzel parçasıydı. 4 yılın sonunda İtalyanca da konuşuyordum. 2015 yılında doktora eğitimimi Moleküler Mikrobiyal Biyoloji, mikroorganizmaların hastalık yapabilme mekanizmalarının moleküler düzeyde araştırılması, üzerine doktora eğitimimi tamamladım. Eğitimimin ve azmimin bana açtığı sürprizlerde dolu bu yolda bir sonraki adım, herkesin hayallerini süsleyen Amerika idi. Uzun mülakatlar sonucunda Harvard Üniversite’sinden doktora sonrası araştırmaları için kabul aldım. Bunu hak ettiğimi düşünüyordum ama aynı zamanda da inanması güçtü. Harvard Üniversitesi’ne gideceğimi duyan ailem gururlanıp havalara uçarken, ben valizimi hazırladım. Yine tek başımaydım ama artık her konuda deneyimli ve güçlüydüm. 

buket baddal

Boston, Massachusetts’de 3 yıl teknolojinin ve bilimin merkezinde, engin bilgilerine hayranlık duyduğum kişilerle çalıştım ve bilimsel araştırmalarım sonucunda 2017 yılında Amerika’da Genç Araştırmacı Ödülü’ne layık görüldüm. Bu benim için paha biçilemezdi. Amerika’da sayısını unuttuğum şehirleri ve Kanada, Meksika, Küba, Fiji, Bahamalar gibi düşlediğim ülkeleri görme şansını da yakaladım.

Amerika’da rüya gibi geçen 3 yılın sonunda çok sevdiğim ailemin yanına Kıbrıs’a döndüm. Şu an Yakın Doğu Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Doçent Dr. Öğretim Üyesi, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Genetik Laboratuvarı Moleküler Mikrobiyoloji ve COVID-19 Tanı Laboratuvarı Sorumlusu olarak görev yapmaktayım. Araştırmalarımı ve deneyimlerimi kendi ülkeme uygulayabilmek bana ayrı bir haz veriyor. Şu an her tanı koyduğum hastada, herb ilime ve araştırmaya yönlendirdiğim öğrencimde, üzerimde emeği olan tüm hocalarıma, yol göstericilerime minnettarlığımı hissediyorum. Azmin ve her başarının bir sonraki kapıyı açtığını birebir yaşayarak öğrendim. Siz elinizden gelenin en iyisini yapın, gerisi kendiliğinden gelecektir (babamın nasihatıdır).

 

 

akreditasyonpearsoncambridge